12 Mart İstiklal Marşı’nın kabulünün 98. yıldönümü ve Mehmet Akif ERSOY’u anma günü vesilesiyle Gölpazarı İmam Hatip Lisesi tarafından ilçe programı düzenlendi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından okulumuz Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Nagihan CİHAN tarafından günün anlam ve önemiyle ilgili konuşmanın yapılmasıyla program başladı. Mehmet Akif ERSOY’a ait Cenk Marşı ve Bülbül şiirlerinin okunmasıyla devam etti. 9/A ve 10/A sınıfı öğrencileri tarafından hazırlanan “Türkiye’nin 7 Bölgesi” oratoryosu sergilendi. İlçe geneli liselerarası düzenlenen “Milletin Sesi Mehmet Akif” temalı kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere İlçe Milli Eğitim Müdürü Turgut AKAGÜNDÜZ ve İlçe Jandarma Komutanı Hüseyin KAÇMAZ tarafından ödüllerinin verilmesiyle program sona erdi
Programda emeği geçen öğretmenlerimize teşekkür ederiz.
“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!
KONUŞMA METNİ
“Sayın Kaymakamım, Sayın Belediye Başkanım, Protokolün Değerli Mensupları, Öğretmen Arkadaşlarım ve Sevgili Öğrenciler
Ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü için Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde mücadele veren TBMM Hükûmeti yeni bir ordu kurarken bu orduyu ayakta tutacak, ona moral verecek güçleri de harekete geçirme çabasındadır. Anadolu’da tutuşan heyecanı koruyacak, vatan sevgisini ve inancı canlı tutacak bir marşın hazırlanması düşüncesi, işte bu amaçla ortaya çıktı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan olumsuz gelişmeler, memleketin içine düştüğü sıkıntı her vatansever gibi milletin sesi olan Mehmet Akif’i de etkiledi. Tarihimizin bu acı günlerinde “Sebilürreşad” dergisinde “Türklerin asırlardır istiklalini korumuş bir millet olarak yaşadığını ve esarete asla tahammül edemeyeceğini” haykırdı.
Milli mücadele devam ettiği sırada ordunun ve halkın moralini,heyecanını arttırmak;toplumda ulusal bilinci pekiştirmek; ulusçuluk duygusunu daha da canlı kılmak amacıyla bir milli marş hazırlanmasına karar verildi. Marş yazılma önerisi önce 1920 yılında İsmet Paşa’dan geldi. Bu öneri Maarif Vekaleti’nce uygun bulunarak 500 lira ödüllü bir yarışma düzenlendi. Yarışmaya katılan 724 şiirden hiçbiri başarılı bulunmadı. Böyle büyük bir güç ve kudreti barındıracak bir şiiri ancak Anadolu’nun çektiği ızdırabı hissedebilecek, onun için yanıp kavrulan bir kişi yazabilirdi. O kişi hiç şüphesiz ki bu milletin sesi olmuş, milli mücadeleye gönül vermiş, ulusun derdiyle dertlenmiş Akif’ten başkası değildi. Böyle bir kişinin de milli mücadelenin destanını yazmakta güçlük çekmesi de zaten düşünülemezdi de. Bitip tükenmek bilmeyen vatan aşkı ve hürriyete olan sonsuz inancıyla bu marşı sadece ve sadece o yazabilirdi. Öyle ki onun:
Korkma!
Cehennem olsa gelen
Göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki hak yoludur,
Dönme bilmeyiz…
Yürürüz!
dizeleri beklenen marşın çok öncelerden müjdeleyicisidir. Ancak Mehmet Akif Ersoy ödülden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmamıştı. Dönemin Maarif Vekili Hamdullah Suphi, Mehmet Akif’e mektup yazdı ve bir marş yazmasını istedi. Sonuçta milletin ızdırabını derinden hisseden Akif, milli mücadelenin ruhuna tercüman olan o büyük, eşsiz şiirini gece gündüz gözünü bir an dahi kırpmadan 48 saatte kaleme almıştır. Öyle bir şiir ortaya çıkmıştır ki bu şiir, bir ulusun trajik bir anda var olup olmama noktasında ihtiyaç duyduğu sonsuz gücü ve her türlü değeri taşımaktadır. Büyük Türk ulusunun tarihinin yılmayan mücadele ruhunu yansıtmaktadır. Bir ulusun yok olmama, var olma direncinin sonucudur bu marş adeta.
“Kahraman Ordumuza” adını taşıyan bu şiir 12 Mart 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisi’nce İstiklal Marşı olarak kabul edildi. Akif, ödül olarak verilen 500 lirayı Kızılay bünyesinde kadın ve çocuklara iş öğreten ve cephedeki askerlere elbise diken Da’rül Mesai Vakfına bağışladı.
Mehmet Akif Ersoy sadece bir şair değil, Kurtuluş Savaşı’nı 10 kıtaya sığdırarak milli mücadeleyi en mükemmel bir şekilde dile getiren şahsiyettir. Milletine armağan ettiği İstiklal Marşı’nı “Safahat” adlı kitabına almamıştır.
O marş öyle bir şiirdir ki, şairi bile ölüm döşeğinden haykırmıştır: “O şiir bir daha yazılamaz… Onu kimse yazamaz… Onu ben de yazamam… Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur…
Mehmet Akif Ersoy, Türk milletinin bir ferdi olmaktan her zaman gurur duymuş, şan ve şerefle dolu Türk tarihine hayran olmuştur. Bunu da eserlerinde yansıtmıştır. Amacı, yurdunu, milletini seven ve yeri geldiğinde uğrunda ölebilen karakterde insanlar yetişmesini sağlamaktır. Bunu şu dizelerle dile getirmektedir.
Sahipsiz olan memleketin batması haktır
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Konuşmamı bitirirken 12 Mart Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü vesilesiyle; her zaman gururla söylediğimiz her mısrasında inanılmaz coşku hissettiğimiz İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’u bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz. – Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!”
Nagihan CİHAN
TDE Öğretmeni