Hikâyeleri İle Vezirhan-Gölpazarı Köprüleri – 2
Yeniden merhaba diyerek ilk bölümünü yayınladığımız geçmişten günümüze Sakarya Nehri üzerinde bulunan köprüler başlıklı yazımız da nehrin sal ve yaylı denilen at arabaları ile nasıl geçildiğinden bahsetmeye çalışmıştık.
Antik çağ dönemi taş köprü yol güzergâhı ile ilgili olarak İsmail Çınar’dan bir uyarı alınca kaynakları tekrar inceleyerek evvel ki yazımızın ilgili bölümünde ufak bir düzeltme gereksinimi duyduk.
📷
Antik çağda ki bu köprünün önemi, o dönemde Romalı Hıristiyan Hacıların kullandığı sonraları Hacılar Yolu olarak da ünlenen ve Gölpazarı ovasını bir uçtan bir uca geçen yol olmasıydı. Aynı zamanda bu yol, Bolu yönüne gidecek olanlar tarafından da kullanılmaktaydı. Dolayısıyla Eskişehir’den gelen Romalı hacılar antik taş köprüden geçerek İstanbul – İznik – Osmaneli – Medetli – Üyük yol güzergâhı üzerinden gelen Romalı Hıristiyan hacılarla buluşup Nallıhan – Beypazarı –Ankara ve nihayetinde son durakları olan Kudüs’e ulaşıyorlardı. Bu buluşma ritüeli muhtemelen inançları gereği olmalı diye düşünmekteyim.
Romalı Hıristiyan hacıların yol güzergâhını sonlandırıp sözümüzü; asıl konumuz olan hepimizin bildiği, çoğumuzun bir zamanlar üzerinde geçtiği, acı ve tatlı anılarımızın yaşandığı o eski yaşanmışlıklarını özlem ile anımsayan Sakarya Nehri üzerinde ki Demir Köprü’ye getirecek olursak:
Tek bir aracın geçiş yapabildiği Vezirhan köprüsü gerçekte Osmaneli hattı üzerinde çalışan ve Milli Mücadele yıllarında İngilizler tarafından kullanılmaz hale getirilen bir demiryolu köprüsüdür. Çoğumuzun kullandığı bu köprü Milli mücadele yıllarında çok acı bir olaya tanıklık edecektir.
Yıl 1921. Kurtuluş Savaşı’nın en hararetli günlerinde işletme dili Türkçe olmayan, çalışanların çoğunun gayrimüslim olduğu ve neredeyse hiçbir yedek parçası olmayan, cepheye asker sevkiyatının önemli aracı durumunda ki demiryollarının aktif olarak işletilmesi gerekiyordu. Savaşın kazanılmasında büyük öneme sahip olacak demiryollarının tamir edilmesi ve aktif olarak işletilmesi büyük ölçüde önem arz etmektedir. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’dan tanıdığı arkadaşı Behiç Bey’i demiryollarına işletme müdürü yapmak ister. Behiç Bey, Paşa’nın bu teklifini kabul ederek demiryollarının tamir edilme sorumluluğunu kabul eder. Fakat tek bir şartı vardır: Kimse işine karışmayacaktır.
Behiç Bey göreve başladığında İngilizler Lefke’de ki (Osmaneli) Sakarya Nehri üzerinde bulunan köprüyü çalışamaz hale getirmiş, 13 lokomotif ile 200 kadar vagonu da alıp İstanbul’a götürmüşlerdi. Behiç Bey’in ilk işi Lefke Köprüsü’nü tamir ettirmek olmuştur. Behiç Bey İngilizler, Lefke’den çekildiklerinde ‘Tekrar yapılamaz’ dedikleri köprünün tamirat işlerini demiryolu işletmesinin köprü tamir uzmanı bir gayrimüslim olan Manas Efendi’ye verir. Manas Efendi, İtalyan asıllı köprü yapım memuru Martiyano, Marko Çavuş ve başka gayrimüslim personel ile birlikte gece gündüz çalışarak köprüyü hizmete sokar. Bu esnada Osmaneli’nde konuşlu Milli Kuvvetlere bağlı Gökbayrak Müfrezesi, gayri Müslimlere karşı oluşan algıdan dolayı Manas Efendi’nin bulunmadığı bir sırada köprüyü basarak elde ki son köprü uzmanlarını öldürür. Köprünün tamiri yavaşlar. Bu olay aslında yaşadığı ülkeye ihanet etmeyen gayrimüslimlerin de olduğunu gösteren tarihi olaylardan biridir. Yaşanan bu olaylar sonrası Gökbayrak Müfrezesi’nin görevine son verildiği söylenir. Manas Efendi bu zor şartlar altında Lefke köprüsünün tamirini tamamlamayı başarır ve demiryolu köprüsü 1930 yılına kadar aktif olarak görevini icra eder..
İstiklal Harbi’ni müteakip memleket düşman istilasından kurtulduktan sonra Gölpazarı Meclis-i Umum Azalığı’na seçilen ve daimi encümen azası olarak kalan Osman Kadı (İleri)’nin üstün gayreti ile Gölpazarı-Vezirhan şose yolu ile Sakarya nehri oluşturulacak bir köprü kurdurmak için yoğun çaba sarf eder.
Yıl 1928’e gelindiğinde Sakarya Nehri üzerinde bir köprü kurulmaya nihayet karar verilir. Köprüde kullanılacak olan demirler, Sakarya üzerindeki demiryolu köprüsünden sökülecektir. Demiryolu köprüsü İstiklal Savaşı sırasında tamir görmesine rağmen oldukça zarar görmüştür. Bu sebeple demirlerin bozulmuş olması ve dolayısı ile demiryolu standartlarını artık karşılayamayacağı için zamanın Anadolu Demiryolları İdaresi tarafından Vezirhan köprüsünde kullanılmak üzere İl Özel İdaresine satılır. Fakat Vilayet köprünün yapımını bir türlü başaramaz. Şose köprüler kanununun yayınlanmasından hemen sonra Nafia Vekâleti köprü yapım işini üzerine alır.
Köprünün Vezirhan tarafı kenar ayağı kaya üzerine oturtulur. Gölpazarı kenar ayağı temeli ahşap palplanş (Su Perdesi) ile alçak su seviyesinden 2.40 metre aşağıya kadar kazılır ve 28 adet ahşap kazık üzerine oturtulur. Orta ayağın betonarme dipsiz sandık kullanılarak kazılmasına başlanmış ise de su seviyesinden 3.00 metreden sonra keson daha aşağı indirilemediğinden etrafına bir sırada ahşap palplanş çakıldıktan sonra 4.00 metreye indirilmiş ve ayrıca keson içine 0.25×0.25m 30 adet ahşap kazık çakılarak temelin emniyeti sağlanır.
Orta ayak temeli meydana gelebilecek sorunlara karşı anroşman (taş ocaklarından çıkarılan iri kaya) blokları ile korunur. Demir yolu köprüsü parça parça ayrılarak Demir Köprünün kurulacağı günümüz yerine getirilir. Nakliyat esnasında birbirine karışmış olan demirlerin yerlerine konulması ve birbirine uydurulması önemli bir sorun çıkarmasına rağmen köprünün inşası başarıyla bitirilir. Başlangıçta köprü döşemesinin betonarme olması ve üzerine şose yapılması düşünülmüş iken demirlerin çok yorulmuş olduğu Mühendis Mektebi laboratuarında yapılan testler sonucunda anlaşılmış olduğundan cm²’ye 800 kilodan fazla çalıştırılmasına izin verilmemiş ve bunun için ağırlığı azaltmak amacıyla döşemenin ahşap yapılmasına karar verilir.
6 Eylül 1930 tarihli sözleşme ile mühendis Vahit Bey’e ihale edilen 90.5 metre uzunluğundaki Vezirhan Köprüsü, 1 Ekim 1932 tarihinde bitirilmiştir. Demir bedeli ile beraber köprü 68.513 liraya mal olmuştur. Köprünün yapılması ile Gölpazarı halkı ulaşım kolaylığına, günlük gazetelere, postalara en önemlisi elektriğe kavuşacaktır. Elektrik üretecek jeneratör bu sayede Gölpazarı’na ancak ulaşabilecektir.
Bilecik’te bulunan Gölpazarı kaza merkezini Vezirhan İstasyonu’na bağlayan yolda Sakarya nehri üzerine ayakları taş yığma ve üst yapısı ahşap döşemeli demir olarak yapılan 2×45 metre açıklığında ki bu köprü 2010’lu yıllara kadar aktif olarak görevini yapacaktır. Köprünün tek kusuru ise tek araçlık geçişe sahip olmasıdır. Karşıdan gelen araç geçene kadar diğer araç beklemek zorundadır. Hizmet ettiği yaklaşık 80 yıllık süre zarfında onca acılara tanıklık eden demiryolu köprümüz, güneyine yeni betonarme bir köprü inşa edildikten sonra (Yeni betonarme köprünün tam tarihini saptayamadım) emekliye ayrılacaktır.
Evet, sevgili okurlar, Sakarya Nehri üzerinde benim tespit edebildiğim tüm köprülerimizin hikâyeleri kısaca işte böyledir. Onlar duygularını bize belki anlatamazlar ama bizler yeni betonarme köprüden her geçtiğimizde gözlerimizin bir ucuyla da olsa Demir Köprü’müzü görmeyi mutlaka arzu ederiz. Üzerinde onca anılar barındıran, çelik demirlerine kanlar bürümüş olan bu köprümüz umarım anılarıyla öylece çürüyüp gitmez ve hak ettiği değeri görür ve bu yazılanlara binaen ayrıntılı bir bilgilendirme levhası görünür bir yere asılarak ziyaretçilere takdim edilir. UMARIM?!
Hasan TAŞCI
Demirden bir köprü deyip geçmeyin sakın!
Ne hatıralar barındırdı üzerinde
Kim bilir?
Belki!
Son yolculuğuna çıkan biri
Geçerken Vezirhan Köprüsünden
Bıraktı anılarını
Gözyaşlarını içten içe silerken.
**
Köprü demirdendir deyip geçmeyin sakın!
Ne yaşanmışlıklar bıraktı üzerinde
Kim bilir?
Öncesinde ise bir ana
Geçmek isterken karşıya yola
Belki?
Kptırmıştı yavrusunu azgın Sakara
Yıllar sonra!
Geçerken demir köprüden
Dağlandı ciğeri hepten
Saplandı evlat acısı böğrüne
Bir kez daha yeniden
**
Demirden bir köprü deyip geçmeyin sakın!
Ne özlemler bıraktı üzerinde
Kim bilir?
Yıl 1932
Açılışında ne sevinç yaşandı bir bilseniz!
Davarlar kesildi, davullar çalındı
Ahali hep oradaydı.
İlçebay önünde
El pençe divan duruldu
Sanırsınız Osman Gazi
Bitanya’yı yeniden vurdu.
**
Demirden bir köprü deyip geçmeyin sakın!
Geçerken yeni beton köprüden
Arar gözler onu inceden inceden
**
Demirden bir köprü deyip geçmeyin sakın!
Demirdir, soğuktur, paslıdır.
Belki atıldır?
Lakin yaşanmışlıkları ile her daim canlıdır.
Demir köprü Vezirhan ve Sakarya
Gölpazarı, Vezirhan köprüsüdür.
Hasan Taşcı
Bilecik’in Gülpazarı-Vezirhan yolu güzergâhı ile Sakarya köprüsünün değiştirileceği hakkında 08. 02. 1928 tarihli evrak.
Köprü ile ilgili gazete küpürü – Cumhuriyet Gazetesi (1932-11-09)
Vezirhan Köprüsü – Son Posta Gazetesi 25 Eylül 1932
Köprünün Açılış Töreni – 01.10.1932
Vezirhan Köprüsü Açılış Merasimi – 01.10.1932.
Bilecik’li Sporcular – 1937
Vezirhan Köprüsü Çalışmaları – 1945
Bilecik’li Sporcular – 1937