Halk kültürümüz, günümüzden çok önce ortaya çıkan ve çıktığı yöredeki halkın yaşayışından tutun, yediğine içtiğine, eğlentisine varıncaya kadar bir halkın günlük yaşantısının ana özelliklerini barındıran bir kültür türüdür. Halk kültürü, atalarımızın görsel ve sözlü yadigarları, Kısacası, bizim kendi öz bağrımızdan çıkan yaşam tarzıdır……
Atalarımız öz topraklarından kalkıp çok uzun yollar aşındırmış olsa dahi; yeni geldikleri yerlerde kurdukları kıl yünü obalarında, yeni doğan analarımızın kulaklarına mırıldandığı ninniler, analarımızın dudaklarından kendi yavrularına yaktığı ağıtlar, o yavruların da zamanla biz çocuklarının kulaklarına aktardığı gazeller, halk kültürümüzün asla yok olmadığının bir göstergesidir. Her ne kadar modern bir toplumda yaşıyor olmuş olsak ta aslında kulaklarımızdan kalplerimize kadar süzülen o ağlamaklı sözler sayesinde geçmişimiz bizleri takip etmeye devam etmektedir.
Biz gibi kültür araştırmacılarının çok eski zamanlarda yazılan küçük bir notu, bir maniyi, bir türküyü, öyküyü tespit ettiğimizde nasıl bir heyecan içinde olduğumuzu o değerlere nasıl sarıldığımızı, neler hissettiğimizi, hangi duygular içerisinde olduğumuzu anlatmaya bu sahifeler kifayetsiz kalmaktadır. Bu nedenledir ki halk kültürümüzün nevileri olan menkıbe, mesel, gazel, beyit, mani, türkü vb.lerini her daim el üstünde tutulmalı ve bunlara hak ettiği değer verilmelidir. Halk kültürümüz bizlerin anası, babası, dedesi, nenesi atası kısaca değerlilerimizdir.
Bu vesile ile sizleri kendisini halk kültürümüze adamış, anacığının yüreğindeki sızıyla kulağına okuduğu ninnileri dinleyerek büyümüş, dinlediklerini kâğıtlara ve tuvallere dökmüş 1976 doğumlu Gölpazarı sevdalısı genç bir kardeşimizden Semra KÜÇÜKBAŞAR kızımızdan bahsetmek ve onun eserlerinden birkaç küçük örnek sunmak istiyorum. Öncesinde siz değerli hemşerilerimize sonrasında yerel ve kamu yöneticilerine seslenmek istiyorum.
Bu kardeşimiz şu anda uğraştığı edebi dallarla ilgili hiçbir eğitim almamış olmasına rağmen Allah vergisi yeteneği ve azmi sayesinde kendisini geliştirmiş ve bu günlere ulaşmıştır. Vakit kendisini ve eserlerini öz memleketinde tanıtma vaktidir. Kuş yüreğindeki kıpırtılarının kanatlanıp uçma vaktidir. Eserlerinin öz memleketinin tertemiz havasında kınalı kumrulara eşlik etme vaktidir. Öyleyse, haydi! Bu kardeşimize bir kulak verelim, onu ve eserlerine hep birlikte sahip çıkalım.
Gölpazarı değişiyor, kültürel anlamda da değişmeli. Hamurumuz var, mayamız var, tuzumuz var. O halde gerekli olan…? Unutmayalım SÖZ UÇAR YAZI KALIR.
HAYRANIM GÖLPAZARI’NA
Taşına toprağına
Ağacına yaprağına
Kim ne derse desin
Hayranım ben Gölpazarı’na
**
Havasına suyuna
Gökteki yıldızına
Bardakta demli çayına
Kim ne derse desin
Hayranım ben Gölpazarı’na
**
Yemyeşil ovasına
Sepette kirazına
Daldaki cevizine
Kim ne derse desin
Hayranım Gölpazarı’na
Semra KÜÇÜKBAŞAR
GÖLPAZARI MANİLERİ
Karşı karşı köyleri Pek açıktır elleri Nede güzel konuşur Hanımları beyleri | Halı kilim yıkarlar Meyve suyu yaparlar Gölpazarı hanımları Pekte hamaratlar |
Yol boyu çınarlar Kenardadır dağlar Hiç kesilmeden akar Hor hordur pınarlar | Arabası dört teker Macırlara kum çeker Kahvede boş oturanlar Beter olsun beter |
Arabaya binerler Hiç yürümez inerler Nasıl kilo almışlar Hem hanımlar hem beyler | Sayı sayarım sayı Dağlarda dolu ayı Birazcık korkuyorum Her tarafta kabadayı |
https://youtu.be/pJVKWBYyLTs
Semra KÜÇÜKBAŞAR
Semra KÜÇÜKBAŞAR
Semra KÜÇÜKBAŞAR
SEMRA KÜÇÜKBAŞAR